Nereye isterseniz yerleşin
Türkiye, ilginç bir süreçten geçiyor. Diplomatik, askeri, siyasi ve hatta dini açıdan üst üste hamlelere maruz kalıyor. Bazen hepsi üst üste binebiliyor. Örneğin burnumuzun dibinde gerçekleşen, şu tatbikat gibi:
"ABD ve İsrail, Yunanistan'ın da katılımıyla Doğu Akdeniz'de "Noble Dina" adlı askeri tatbikat başlattı. Girit Adası'ndaki Amerikan Suda askeri üssünde başlayan ve 5 Nisan'a kadar sürecek tatbikatın ilk aşamasının Meis Adası (Kastellorizo) ve Kıbrıs'ın güneyi olacağı bildirildi.
Yunanistan’dan yayın yapan Defencenet isimli askeri haber sitesine konuşan Yunan kaynaklar, tatbikatta kullanılan simülasyonda düşman güçlerinin Türk Hava Kuvvetleri’yle aynı özellikleri taşıdığınısöyledi. Siteye göre, tatbikatın planları ise “Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol platformlarına yapılan bir düşman saldırısı karşısında denizaltında, üstünde ve havada nasıl karşılık verileceği” senaryosu üzerine kuruldu."
Tatbikatın ismine dikkat ettiniz mi?
'Noble Dina'.
Peki nereden geliyor bu isim?
"ABD ve İsrail tatbikatının isminin Dina olması tesadüf değil. Tatbikat, Tevratta geçen "Dina" kıssasından ismini alıyor.
Yakub’un kızı Dina’ya Hamor’un oğlu Şekem tecavüz eder. Şekem Dina’ya aşık olduğu için onunla evlenip namusunu temizlemek ister. Şekem “Bizimle birlikte yaşayın. Ülke önünüzde, nereye isterseniz yerleşin, ticaret yapın, mülk edinin.”diye teklif eder ancak Yakub’un oğullarından Şimeon ve Levi, Hamor’u, Şekem’i ve sülâlesinin tüm erkeklerini kılıçtan geçirip katlederler ve tüm mülklerini yağmalarlar.
Sizce bu tatbikat’ın adının "Dina" olması tesadüf olabilir mi?"
(Kaynak: Adilmedya )
Geçen sene ilki yapılan bu tatbikat serisine isim olarak Dina seçilmesi bizce tesadüf değil.
İşin içinde İsrail ordusu varsa, dini motifler eksik olmaz. Nihayetinde varoluş sebebini Tevrat'a dayandıran bir devletin ordusu, atacağı her adımı ona uydurmak zorundadır.
Ancak anlaşılan o ki, benzer bir mantık, sadece İsrail'de değil, ABD ordusuna da nüksetmiş durumda.
Irak savaşını "Haçlı seferi"ne benzeten ve "Yecüc-Mecüc" ile mücadele ettiğine inanan eski başkan George W. Bush ve onu başa getiren neoconların Evanjelist kökenleri iyi bilinir. Kısaca Eski Ahit'te geçenArmageddon Savaşı ve Hz isa'nın yeryüzüne tekrar gelişine inanan ve ABD siyasetinde son derece güçlü olan "fundamentalist" hareket, bu amaç doğrultusunda İsrail ile her zaman sıkı işbirliği içersindedir.
Şimdiye kadar siyasi kanadı incelenmiş olan bu Evanjelist-İsrail koalisyonunun, ABD ordusu içersinde, özellikle de Hava Kuvvetleri'ne 1970'lerden beri işlediği, pek bilinmez.
Oysa ABD'de bu konuyu hafife almayıp, üzerine giden bir çok araştırmacı var.
2007 senesinde eski bir rahip olan James Carroll'ın kendi yazmış olduğu aynı adlı kitaba dayanarak çektiği "Konstantin'in kılıcı" (Constantine's Sword) isimli belgesel, bir taraftan tarih boyunca Katolik Kilisesi'nin anti-Semitist politikalarını incelerken, öteki taraftanEvanjelist yapılanmanın ABD Hava Kuvvetleri'nde ne kadar derinlere indiğini ortaya çıkarır. Bir yanda asırlar boyu Avrupa'da Yahudiler üzerinde baskı kuran Katolik Kilisesi, öteki tarafta Mesih'in dünyaya gelmesi için Armageddon Savaşı'na dair süreci hızlandırmak için İsrail ile işbirliğini savunan Evanjelistler...
"Haç'ın gölgesine dikkat. Dini ve askeri güçler bir araya geliyor. Giderek sesi yükselen bir uyarı bu." diyen Carroll'ın dışında, hava kuvvetlerine ait yayın organlarını detaylı bir şekilde incelemiş akademik çalışmalar da aynı sonuca varıyor: ABD Hava Kuvvetleri, Evanjelist zihniyetin etkisi altındadır.
1983 yılında, neoconların atası Ronald Reagen, Ulusal Evanjelistler Birliği toplantısında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni "Şeytani İmparatorluk" ilan ettikten iki sene sonra hava kuvvetlerine ait aylık bir dergide yayınlanan makale, çıkacak nükleer bir savaşta masum sivillerin ölmesinde neden dinen bir engel olmadığını tartışıyordu.
Gözünü kırpmadan milyonlarca insanı öldürmeyi, Tevrat'da geçen tek cümle ile meşrulaştırabilen bir zihniyetin, dünyanın en güçlü ordusunun hava kuvvetlerini etkisi altına almasından söz ediyoruz.
Dolayısıyla Dina tatbikatında Türkler'in düşman seçildiğine dair imalara da şaşırmıyoruz. Keza onlar için Türkler, Armageddon Savaşı'nda "öteki" taraf...
Fakat sanılmasın ki, bu koalisyon sadece İsrail ve ABD içersinde etkili.
Türkiye'de de son derece güçlü kolları var.
Neden 28 Şubat'ın meşhur paşaları tarafından Türk uçaklarının İsrail'de modernize edilmesinde ısrar edildiğini sormazsanız...
Ya da ASELSAN mühendislerinin neden peş peşe "intihar ettiklerini" merak etmezseniz...
O kolları göremezsiniz...
www.iyibilgi.com özel
"Bugüne dek yurt dışından "hazır alım" biçiminde tedarik edilen ve kapalı olarak gelen sistemde Türk Savaş Unsurları, NATO unsurlarının tamamıyla birlikte NATO'ya üye olmamasına rağmen İsrail'i de "dost unsur" olarak görüyordu. ABD, İsrail uçaklarına sözkonusu yazılımı açık kod olarak verdiği için, İsrail istediği değişikliği yapabiliyor ve Türkiye'nin elindeki yazılımı da görebiliyordu. Bu İsrail'i ABD kadar avantajlı duruma getiriyordu. Milli IFF'yle bu avantaj kırılmış oldu. Bu sistemin yazılımıyla ilgilenen 3 ASELSAN mühendisi geçen yıllarda şüpheli biçimde ölmüştü."